Friday, January 28, 2011

Konusma, Dinle.

New York da San Francisco da cok guzel sehirler ve ben onlari elimden geldigince anlatmaya devam edecegim.

Ama bugun aklim baska konulara takildi.

Oturdum evde "Fair Game" adli filmi izledim. Yonetmeni Bourne filmlerinin de yonetmenligini ustlenmis olan Amerikali Doug Liman. Yeni sayilabilecek 2010 yapimi bir film.

Gercek hikaye.

Konusu Ikiz Kulelerin yikilmasinin ardindan yasanan ABD-Irak savasinin nasil basladigi ve bu donemde bir CIA ajani ile kocasinin adlarini aklamak icin verdikleri savas.

Henuz izlemediyseniz derhal izlemenizi tavsiye ederim.

Uzun uzadiya hikayesini anlatmayacagim ama ozetle bu CIA ajani ile esi Irak'ta kitle imha silahlarinin olmadigina dair goruslerini bildiriyorlar. O sirada artik saldirmaya tam gaz hazir Bush hukumeti de halkin odak noktasini ustalikla bu iki uzmanin iddialarindan uzaklastiriyor. CIA ajani kadinin gercek adini ve gizli kimligiyle neler yapmakta oldugunu basina sizdiriliyor. 

Kadinin profesyonel hayati da kisisel hayati da buyuk darbe aliyor.

Isinden oluyor. Ailesine ve kendisine hergun olum tehditleri geliyor vs.

Beyaz Saray'in sindirme girisimlerine ragmen kari koca yilmiyor ve yillar suren mucadele sonucunda kendi isimlerini akladiklari gibi, yalancilari da bir bir ortaya cikarip cezalandirilmalarini sagliyorlar.

Simdi...

Bilmem dikkat ettiniz mi ama basta demistim ki "CIA ajani ile esi Irak'ta kitle imha silahlarinin olmadigina dair goruslerini bildiriyorlar". 

Bu bir gercek hikaye ve bunun gibi yuzlercesi yazildi cizildi anlatildi, filmi, belgeseli, dizisi yapildi ve yapilmaya da devam ediliyor.

Amerika da en az Ortadogu, Guney Afrika, Kuzey Afrika, Rusya, Turkiye vs vs kadar yolsuzluk yapilan bir ulke. Hatta belki daha da beterleri yapiliyordur.

Ben bilemem. Siyaset Bilimi ya da Uluslararasi Iliskiler okumadim. Bu konularla ilgili farkli taraflarin goruslerini yansitan yuzbinlerce kitap bitirmedim.

Ama ben olup biteni disaridan gozlemliyorum.

2001'de baslayan ve tum dunyanin gidisatini degistiren olaylarda Amerikan hukumetinin yaptigi yolsuzluklarla ilgili yine Amerikalilar tarafindan bugun hala kitaplar yaziliyor, filmler cekiliyor ve butun bunlar tum dunyayla acik acik paylasiliyor. 

Micheal Moore gibi asiri cikintilar da dahil olmak uzere hicbir sinemaci henuz hapsi boylamadi.

Boylayacagindan da supheliyim.

"Amerika ozgurlukler ulkesidir." diyenlerin bunu demek icin ellerinde tuttuklari gercek dayanaklari var.

"Hadi canim sizde. Amerika asil kolelerin ulkesi." diyenlerin de elbette.

Her konuda oldugu gibi bu konuda da karsit iki fikir olabilir.

Guzel olan karsit fikirlerin asagi yukari esit sartlarda birbirleriyle mucadele etmelerine olanak saglanmasidir.

Tekrarliyorum, bu filmde gercek olaylar anlatilmistir.

Guc Bush yonetiminin elindeyken yasanan olaylar anlatilmistir.

Guc Bush yonetiminin elindeyken Bush yonetimine karsi olduklari icin susturulmak isteyen insanlar mucadeleyi birakmamis ve sonunda hak ettiklerini almislardir.

Gelgelelim guc Bush yonetiminin elinde oldugu icin konu saptirilmis ve Irak'ta kitle imha silahlari olmadigini savunmak isteyen bu insanlar kendi hayatlari icin mucadele etmek zorunda birakilmislardir ve sonunda Irak Savasi tam gaz baslatilmistir, uzun yillar devam ettirilmis ve guc simdi gorunurde baska birinin elinde olmasina ragmen devam ettiriliyordur.

Asil ifade etmek istedigim konudan sapmayayim.

26 Ocak 2011 gunu Dogukan Umut adinda bir genc katilinin kisisel tabancasiyla vurularak olduruldu.

Son derece uzucu bir haber. 

Konuyu bilenleriniz vardir eminim. Bilmeyenler de herhangi bir gazeteden okuyabilir.

Benim asil deginmek istedigim bu haber degil. Haber ile ilgili halkin yaptigi yorumlar.

Vatandaslardan biri demis ki, 

"Meclisteki beyler daha önce sınırsız olan silah alımını 5 ile sınırlandırmıştır...Soner Bey (katil olan) günah diye içki bile içmezdi. İnançlı, vicdanlı, düzgün kişiliğe sahiptir. Birinin hayatını sonlandıracak en son insandır. Zaten yaşadığı üzüntü adliyedeki resimlerde görünüyor. Çocuğa da ateş etmemiş. Seken kurşun ona isabet etmiş. Tamamen kader. Allah her iki tarafa da sabır versin."

Bende mi bir gariplik var yoksa bunu diyen insanda mi??

Yani Ilkokul ve ortaokul boyunca verilen zorunlu din derslerinde hepimizin kafasina "Kader"in ne demek oldugu kazinmisti ama ayni zamanda "Allah insanlara bilinc vermistir. Bizi hayvanlardan farkli kilan bu bilinctir. Dolayisiyla hareketlerimizin sonuclarindan bizzat kendimiz sorumluyuzdur. Kader'i buna bahane olarak gosteremeyiz" de denmisti. 

(Bakiniz tum Turkiye'de ne demek istedigini hic anlamadan Arapca Arapca dualar yillarca ben dahil bir suru kucuk cocuga zorla ezberletildi. Dualarin dogru duzgun Turkce cevirileri bile konulmadi kitaplara yillarca. Ibadet kadar kutsal ve ozel bir olay 5 yasindaki cocuga anlamadigi laflar dizisini ezberletmek kadar ozelliksizlestirildi ama en azindan din derslerinde mantikli laflar da ediliyordu.)

Donelim, "Kader iste" diyen yorumcuya.

Normal sartlarda bu bireyin yorumunun altinda sayfalarca yorum gormeyi isterdim. Neden cok ama cok yanlis dusundugunun anlatilmasini dilerdim.

En azindan bu kadar uzucu bir olayda karsit iki gorus savunulmasini beklerdim.

Yok.

Sadece, "Tamamen kader. Allah her iki tarafa da sabır versin" var.

"Gunah diye icki bile icmezdi" var.

24 yasinda sizin benim gibi bir genc olduruldu ve arkasindan onun katili icin "Gunah diye icki bile icmezdi"denildi.

Bunun nedenleri uzerine biraz kafa yormak gerektigine inaniyorum.

ODTU'deki ogrencilerin gunlerce yasadiklarina kafa yormak gerektigine inaniyorum.

Bir de tabi ben artik Amerika'dayim. Turkiye'de bazilarinin dusundugune gore bu islere kafa yormam gerekmedigi kadar uzaktayim.

Inanin gunluk hayatimin buyuk kisminda ben "bu islere" kafa yormuyorum zaten. Kafa yormak cogumuzun yaptigi gibi 3-5 gazete haberi okuyarak agzini yaya yaya yorumlar yapmakla olmaz. 

Kafa yormak icin OKUMAK GEREKIR. OKUMAK.

Basta da demistim. Ben Siyaset Bilimi ya da Uluslararasi Iliskiler okumadim. Bu konularla ilgili farkli taraflarin goruslerini yansitan yuzbinlerce kitap bitirmedim.

Ama ben olup biteni disaridan gozlemliyorum.

Ben bu gece bir film izledim ve o film bana dedi ki Amerika'da guc kimde olursa olsun, karsit iki taraf kendi gorusunu savunmaya devam edebilir. Sonuclarina kimse garanti veremez. Belki iddia ettikleri konuda basarili olur, halkin buyuk kismina ve hatta uluslararasi topluma kendilerini kabul ettirirler.

Belki de ettiremezler.

Ama denemeleri icin onlara firsat verilir. Sonsuza kadar susup olup biteni izlemek icin bir koseye sindirilmezler.

Ben olup biteni disaridan gozlemliyorum ve Turk toplumunun hala sagduyuya sahip kesminin artik sindirildigine inaniyorum.

Ustune ustluk bu cinayete benden belki cok cok daha fazla sinirlenen (ve yine yurtdisinda okuyan/yasayan) bir baska arkadasim da birkac gun once "Bir su kizin giydigi kiyafetin zerafetine bakin bir de Hadise'nin giydigi gerizekali dansoz kiyafetine" diye serzeniste bulununca hatirladim.

Gercekten Sebnem Paker de sarkisi da NE KADAR GUZELDI. Ne kadar modern ve estetik ama bir o kadar koklerinden kopmamis bir goruntusu vardi.

Bosuna degil sanat ve siyaset her zaman ic icedir ve hangi ulkede hangi zaman diliminde olursa olsun birbirinden etkilenmistir gorusunu savunan onlarca kitap yazilmis.

Bu aksam biraz garip duygular icerisindeyim. Belki de o yuzden bu beklenmedik, alakasiz sivrilisim.

Bilemiyorum.

Ben sadece Paker'in o guzel mi guzel Dinle sarkisinin Eurovizyon'da 3. oldugu 1997 yilini cok iyi hatirliyorum ve bugunlere gore cok cok daha guzeldi diye dusunuyorum.

O zaman da siyasi durum karisikti, o zaman da calkantilar, yolsuzluk sikayetleri, ne olacak bu memleketin hali muhabbetleri vardi.

Ama cokseslilik daha fazlaydi. Karsit gorusler birbirlerine karsi tam gaz savastaydi. Yesil vardi, Mavi vardi, Kirmizi vardi, Beyaz vardi.

Bana simdi tek renk kalmis gibi geliyor.

24 yasinda bir gencin haksiz yere oldurulmesine tepki olarak "Tamamen Kader" deniliyor ve katil "Gunah diye icki bile icmezdi" diye savunuluyorsa, bence artik tek renk kalmistir.

Buyurun hep beraber "Dinle"yi dinleyelim. Nasilsa biz artik konusmuyoruz.

Duygu

No comments:

Post a Comment