Saturday, April 30, 2011

NAH NAH NAH COME ONNNN

Belki bazilariniz fark etmistir, ben renk cesitliligini severim.

Ilkbaharin gelmesiyle Rihanna'nin saclarini cart kirmizi yapmasi size ipucu vermediyse, ben aciklayayim.

Bu yaz COK RENKLIYIZ.

MTV'nin 11 ulkede yayindan kaldirmak zorunda kaldigi Rihanna'nin son sarkisi S&M'e cektigi klip mesela...

Tahmin ediyorum Turkiye'de de yasaklanmistir. Konuyla ilgili kesin bir bilgiye sahip degilim ama 10 ulkede yasaklanmissa, 11. de kesin bizizdir. Tabi o diger ulkelerde MTV'den izleyemeyenler icin YouTube ve hatta VEVO gibi secenekler var ama Turkiye'de her ikisi de kapali. Bir de bu platfrom var tabi, blogspot. Ama onun da akibeti en son ne oldu takip edemedim.

Ac kapa blogga...

Neyse konumuza donelim, renkler. Ben paylasayim da nasil izleyeceginizi kesfetmek size kalmis. Kirmizi saclarindan hizini alamayan asi hanim kizimiz soyle bir video ile yaza merhaba diyor:




Epey renkli degil mi?? Bence Katy Perry'nin California Girls'uden daha yasaklanilasi degil. 

Her neyse...

Bu yazki renk skalamizin ne kadar parlak ve carpici olacaginin habercisi bu klip sadece bir baslangic. New Yorklularin satin alip alip tuketmesi ve sehri boyamasi planlanan diger renkler arasinda sunlar var:

ZARA 




BEN & JERRY'S


 KATE SPADE

IPHONE

 H&M

 MAC COSMETICS


OPI NAIL COLOR
NIKKI MINAJ


MAYOR BLOOMBERG

CENTRAL PARK

SARAH JESSICA PARKER

NYU '11 MEZUNIYETI 

NYC TAKSILERI
NYC SOKAKLARI

 MACY'S VITRINLERI

NYC METROLARI

ve hepsinden ote, bu sehri dunyanin 
en guzel
en ilginc 
 en ozgur 
sehri yapan 

NYC INSANLARI



Derken derken burada bizim yaz boyle gececege benziyor. Her sehir bu kadar renkli olmalidir demiyorum. Ama kisinin ne kadar renkli olacagina kendinden baska kimse karisamamalidir degil mi?

Hepinizin istediginiz renk olabildigi bir dunya dileklerimle!

Duygu

Yasal Hatirlatma: Fotograflarin hicbiri bana ait degildir. Kaynaklarini ogrenmek isteyenler bana ulasabilir.

Tuesday, April 26, 2011

Boston'da Gunes Sari

Merhabalar!

Baktim da en son 20 gun once gorusmusuz. 20 gundur yine kabimiza sigmiyoruz, kosusturup duruyoruz bazen bir amac ugruna bazen de tumuyle amacsizca. Bu 20 gunluk sure icinde yaptigim en guzel sey Boston seyahatimdi.

New York'ta yasayabilme firsati gercekten cok degerli, cok guzel bir sans. Ama ondan daha da guzeli siz New York'ta yasarken Boston'da da eski universite dostlarinizdan birinin yasiyor olmasi!

Annem hep anlatirdi, tum dostluklar guzel de universitede kurulan dostluklar bir ayri diye.

Kadin yine hakli yine hakli yahu!

Bir suru arkadas arasinda cok az kisi butun elemeleri gecer, butun duvarlari yuksek atlar da dost seviyesine cikar ya hani...iste bu universitedekiler o cok az kisi arasinda benim icin.

Bu yuzden olacak, Boston'da yasayan arkadasimla universiteden ortak dostumuz Amerika'ya gelip Boston ve New York duraklari yapmak istedigini daha ilk soyleyisinde 3 kiz mukemmel vakit gecirecegimizi biliyordum!

Hepimizin vardir uzun sure hic gorusemedigi ama gorustugu ilk anda aynen biraktigi yerden muhabbete devam edebildigi arkadaslari. Iste bu kizlar oyle benim icin. Sanki 3 yil once hep birlikte yemek yerken birden birimizin telefonu caldi, digeri tuvalete kadar gitti de simdi herkes yeniden masaya donmus muhabbetimize devam ediyor gibiydik.

3 yil degil de 3 dakika gecmis gibi...

Aslina bakarsaniz gercekte 3 yil gecmesi sanki daha bile guzellestirmis dostlugumuzu cunku daha renkli insanlar olmusuz. 3 yil once biraktigimiz masadayiz ama ucumuz de farkli insanlariz. Muhabbetin malzemeleri degismis azicik ama birlikte olmanin verdigi lezzet ayni! Bir de ustune kesfetme duygusunun tadi binince Boston'da mukemmel bir haftasonu yasadik!

Boston cok guzel bir sehir. Amerika'nin pek cok yeri gibi burasi da duzenli. Parktaki ciceklerden apartmanlarin dizilisine kadar her sey planli, hicbir sey rastgele degil. Bir de ustune Boston insaninin o aristokrak yapisini ekleyin, iste size kusursuz sehir. Hatta bana gore biraz fazla kusursuz. Herkes o kadar egitimli, o kadar yuksek gelirli ve...o kadar beyaz ki sehirde heyecan katsayisi azalmis.

Herkesin guzel bir isi var, guzel mi guzel evlerde yasiyorlar. Guzel yemekler yiyip, guzel saraplar iciyorlar. Bunlari kolay elde etmislerdir demiyorum. Elbette herkes bu standartlar icin calisip cabalamistir ama sonucta bunu coktan elde etmisler de artik hayatta ugruna yaristiklari bir sey kalmamis gibi hissettim. Bir seyler ugruna savasmanin, basarili olmak icin insanin kendini paralamasinin nasil bir duygu oldugunu unutmus gibi Bostonlular. Rahat ve zenginler...Ama genellemeler yanlis sonuclar verir elbette. Bu benim basit ve coook uzaktan bir gozlemim sadece. Bir de boyle hissetmemin sebebi tam tersi bir yasam kavgasinin verildigi bir yerde yasiyor olmam olabilir.

Ne demis dogma buyume New York'lu Lady Gaga,

"I'm from New York. I would kill to get what I want."

Iste Boston'da o coskuyu, o hirsi goremedim. Herkes o kadar saygili, o kadar seviyeli ki Lady Gaga da Boston'da buyuse, o cumle yerine,

"I'm from Boston. I would kill myself if I ever had to fight." diyebilirdi belki.

Sonucta Boston cok guzel bir sehir, sadece renk cesitliligi az. Buna karsin New York da bir o kadar kalabalik  pastel boya kutusu. Hani ilkokulda olurdu ya, 96 renkli setler; icinden gunesi boyayacak bir sari tonu secene kadar resim dersi biterdi. Iste oyle bir yer.

Birinin size gunesinizin ne tonda sari olmasi gerektigini soylemesini tercih ediyorsaniz Boston mukemmel bir sehir. Gerek sehirsel estetik anlaminda gerekse icinde yasayan nufusun kafa yapisi anlaminda...Ama gunesin rengini kendiniz icat etmek istiyorsaniz sizi bu tarafa alalim.

Ne de olsa gunesin mor, kaldirimlarin fusya, agaclarin da mavi olmasina izin var New York'ta.

Gerci bugun konumuz New York degil. Ben kendimi tutamayarak her konunun icine onu da dahil ediyorum. Kusura bakmayin, en iyisi gelin benim Boston fotograflarima bakin, bir de hazir Boston'dan bahsetmisken burayi ziyaret etmek isteyenlere onerilerde bulunalim.

 Boston Common Park
Mukemmel bir park. Tum ABD'nin ilk halka acik parki. 
Bir kere sonbaharda bir kere de ilkbaharda gittim. Her ikisinde de park binlerce renge bulanmisti. MUTLAKA gorulmeli.

Boston Common Park'indaki Ordekler
Robert McCloskey'nin cocuk klasigi, Make Way for Ducklings eserinden esinlenilmis. Anneler gununde cok populer bir resim cekme duragi oluyormus.

 Parktaki kucuk golde bir tur atmak isterseniz bu sevimli mi sevimli kugulara atlayabilirsiniz!

Boston'un Ilk Babtist Kiliesi onundeki ilginc sanat eserleri

Gelelim yiyecek icecek mevzuuna!

KESINLIKLE UGRAMANIZ GEREKEN 3 DURAK VAR.

1. Neptune Oyster
Once

Sonra :)

Inanilmaz lezzetli istiridye menusunden istediklerinizi secip, kendi istiridye tabaginizi yaratabilirsiniz.
Ana yemek olarak da sicak LOBSTER ROLL. 
Baska bir sey soylerseniz gercekten kalbimi kirarsiniz :)
DIKKAT: Restoran haftaicleri erken kapaniyor ve genelde bekleme suresi 1 saat civarinda. Planinizi ona gore yapin.

2. Giacomo's Restaurant
http://boston.gaycities.com/restaurants/60441-giacomos-restaurant
Bu metrekaresi kucuk nami buyuk Italyan restoraninda yemekler O KADAR GUZEL KI birakin resim cekmeyi, nefes bile almadan sadece yemek yedik :) O yuzden ancak disaridan gorunusunu verebiliyorum. Bu kalabalik kesinlikle abarti degil. Bekleme suresi 1-2 saat olabiliyor. Erken gitmenizde fayda var. Bekleme listesiyle ugrasan patron gorunumlu sarisin garson hanim ne kadar sert ve huysuzsa, icerideki hizmet de o kadar icten ve guzel. Her ne yemek isterseniz yiyin, bu restoranda yanlis secim yok. Sectiginiz makarnanin yanina Chianti house wine'i oneririm.

3. Mike's Pastry
http://kickndig.wordpress.com/

Ve bir Boston klasigi daha! Ama ne klasik!! Ben boyle cannoli Italya'da bile yemedim. Buradan da anladiginiz uzere yemeniz gerekenler arasinda Cannoli birinci sirada. 

 http://www.flickr.com/photos/nchoz/1412187343/

Tabi Lobster Tail de kacmaz. 
 http://www.bananawonder.com/2010/04/holly-cannolis-and-luxurious.html

 Gitmisken cilekli Boston cream dolgulu tatli coregi de yemeniz sart. Oldu zaten 1500 kalori. Bir noktada durun diyecegim ama zor...biliyorum.

Hatirlatalim, 
Mike's Pastry'nin Amerika icinde evlere siparisi de var. :)
http://www.mikespastry.com/orderForm.html

http://www.travelpod.com/travel-photo/chuyimuiy/1/1284152211/inside-mike-s-pastry.jpg/tpod.html
Icerisi saat kacta giderseniz gidin, gunlerden ne olursa olsun, surekli boyle. Beklememenin taktigini veriyorum. 
Iceri girip kalabaliga aldirmadan profesyonelce derhal sola donun. Masalarin arasindan tezgaha ulasin, girisi kapatan kalabaliktan siyrilmis bir sekilde kendinizi soldaki kucuk kalabaligin arasinda kol bacak uzatarak 
siparis verirken bulacaksiniz. 
Bu taktigi bizlere kazandiran canim dostum, uzman Mike musterisi Elif'e tesekkuru bir borc bilirim!

Herkesin Bostonlular kadar saygili, New Yorklular kadar  da renkli olabildigi bir dunya olsa fena olmaz miydi?..

Duygu

Not: Bana ikinci kez evini acan dostum ve varligiyla iki haftasonumu birden guzellestiren canim arkadasim! Sizi cok seviyorum! Iyi ki varsiniz!

Tuesday, April 5, 2011

New York'taki Turk Renkleri

Herkese selamlar!

Soyle bir baktim da en son taa Oscarlar zamaninda yazmisim. Yine fazla uzun bir ara ve yine benim cok gecerli bahanelerim var zira yine dunyayi kesfetmekle mesguldum.

Hawaii'ye gittim. 

Cok guzeldi. Firsati olup da tropik bir yerlere gitmek isteyenlere siddetle tavsiye ederim. Yalniz en buyuk onerim sadece bir adada kalmamalari olur. Onun disinda sayfalar dolusu Hawaii tavsiyelerinde de bulunabilirim. Hatta basimizdan gecen tum maceralari anlatmayi da cok istiyorum ama bu sefer degil.

Bugun bambaska bir konudan bahsetmek istiyorum. 

New York'taki basarili Turkler kimdir, ne yapar, nasil yasar?..

Gecen Sabah gazetesinde bir roportaja denk geldim. New York'ta yasayan ve sampanya patlatarak para kazanan birkac Turk gencinden ve bu genclerin basarilarindan bahsediliyordu roportajda.

http://www.sabah.com.tr/Cumartesi/2011/03/26/new_yorkta_sampanya_patlatip_para_kazanan_turkler

Hepsini taniyorum. Hepsi gercekten cok calisiyor. Oyle sampanyalar patlatip eglenerek para kazanma fikrinin kulaga geldigi kadar kolay degil isleri ama bir sekilde kendilerini buna adamislar ve calisan her insan gibi onlar da basarili olmuslar.

Kendileri tebrik ediyorum, basarilarinin katlanarak artmasini diliyorum ve hic durmuyorum bu haberden ilham alarak en az onlar kadar adinin gazeterlerde yer almasi gerektigini dusundugum baska insanlari Sabah gazetesinde degil ama en azindan bu blogta sizlere anlatmak istiyorum.

Gurur verici bu Turklere deginmeden once gelin New York'taki sosyal dinamikleri bir kere daha hatirlatayim.

Daha once de bahsetmistim. Benim is ve okul yasamimi sadece Amerikalilar olusturuyor ama cumadan pazara tum haftasonu canim arkadaslarim, sevgili kaderdaslarim Turklerle renkleniyor! 2 yildir New York'ta bir hayli Turk tanidim ve ne mutlu bana ki tanimaya da devam ediyorum. Bu zincirleme reaksiyonun bir sonu varmis gibi de gorunmuyor. Burada onbinlerce Turk var ve bu nufus her gecen gun artmaya devam ediyor. Geri donenler de var elbette ama sadece benim son 3 ay icinde duydugum yerlesme haberi geri donme haberlerinden cok daha fazla. Gercekten tum Amerika'daki en kalabalik Turk toplulugu New York/New Jersey ikilisinde galiba. 

Hawaii'de mesela toplasaniz 50 tane Turk varmis. Kafaya koysaniz hepsiyle tanismaniz 10 gun surer. Sonra her birini kafanizda bir yerlere oturtmaniz da daha kolaydir tahmin ediyorum. Siyaha siyah, beyaza beyaz diyebilmek son derece siradan bir istir.

Burada malesef pek oyle degil. Dikkat ettiyseniz en kalabalik Turk toplulugu dedim az once...Kalabalik cok da olumlu bir sifat degil. Hatta nötr bile sayilmaz. Ne demisler, nerede cokluk orada bokluk.

Kalabaligin kendi kafaniza uyan kismini bulabildiginiz surece arkaniz saglam. Endise etmenize gerek yok. Ama kalabalik o kadar cok rengi ayni anda icinde barindiriyor ki daldan dala atlayip durursaniz toz pembeye de konabilirsiniz bok rengine de. Ve isin kotusu bu kalabalikta toz pembeler son derece dogal bir sekilde bok rengi, bok renkleri de toz pembe gorunebiliyor.

Renk korlugunu engelleyici gozlukler var tabi. Ama onlari da ancak adam akilli bir sure gectikten sonra edinebiliyorsunuz. Ilk gelis aniyla renk korlugu korumasi olan gozlukler gelinceye kadarki sureye dikkat etmek gerek.

Simdi gelin tum bu Turk kalabaliginin ortasinda olmanin en zevkli yanini anlatayim: Basta bahsettigim gurur duyulacak Turkler.
Mesela Onur. Eski ev arkadasim. Dunya iyisi bir insan! Kalbi devasa buyuklukte ama onun gurur verici yani bu buyuk kalbi degil, bitmek tukenmek bilmeyen calisma azmi! Onur cogumuz gibi New York'a master yapmaya geliyor. Basariyla masterini tamamliyor ve sira calismaya geliyor. BIrkac sirkette sansini denedikten sonra baskalarinin isini buyutmektense kendi patronu olmaya karar veriyor ve kendi reklam sirketi Gourmet Marketing'i kuruyor.

www.gourmetmarketing.com

Bu sirketin yeni dogmus bebeklik anlarina bizzat sahit olmus biri olarak soyleyebilecegim tek sey calismak, calismak ve daha cok calismak.

Onur gecesi gunduzu olmadan, kendine asla izin vermeden ve yeri geldi mi baskalarinin islerini de yaparak kurdugu sirketi simdilerde epey buyuttu. Pek cok musterisi var artik ve sirket ben bunlari yazarken bile buyumeye devam ediyor. 

Onur gurur duyulacak bir adam cunku hic durmadan calisti cabaladi ve simdi de hak ettigi meyveleri yiyor.

Gelelim Koray'a. Koray aslinda bir finansci. Belki de ailesini mutlu etmek icin finans okuyor ve basariyle bir universite diplomasi sahibi oluyor. Yalniz diplomayi eline alir almaz ailesine teslim ediyor ve tum benligini kaplayan asil aski icin renkli yolculuguna basliyor. Sinema aski.

Yolculugu Koray'i gelecekte nereye atar bilinmez ama suan New York'un en saygin sinema okulunda yonetmenlik okuyor. NYU Tisch'de. Hocalari dunyaca unlu sinemacilar, sinif arkadaslariysa gelecegin dunyaca unlu sinemacilari! Tabi kendisi de. Bir de gorseniz dunyanin en mutevazi insani! Kariyerinde ve egitiminde cok cok az sayida Turk'un gelebilecegi bir noktaya gelmis olmasina ragmen asla kendini ovmuyor! 

Ben bir ask bilirim, o da sinema diyor. Elinde kamerasi yemeden icmeden geziyor da duruyor. Gecen gun davet edildigi bir nikahi cekmis. Yanimda Damla'yla birlikte izledik videosunu. Iki kiz durmadan aaaaaaaaayyy aaaaaaaaayy diyerek gozlerimiz dola dola, hem sevinerek hem olayin guzelliginden, naifliginden icimiz burkularak izledik. Icindeki sinema askini tatmin edebilmek icin oylesine cektigi videolar bile bu kadar carpici oluyorsa, uzerinde oturup uzun uzun dusundugu buyuk butceli projeler nasil olacak merakla bekliyorum ve kendisiyle gurur duyuyorum!

www.ineedanoscar.com 

Bu arada demin Damla dedim, ondan bahsetmis miydim size ben?

Su binlerce erkek muhendisin ortasinda kalmis bir tane kadin muhendis olur ya universitelerde. Hani genelde erkekler ortasinda kala kala kendisi de erkeklesir, kabalasir, kadinligini bir kenara itip sadece muhendis kimligine yogunlasir! Cok zekidir ama iste o kadar. Cok zekidir sadece.

Damla onlardan degil.

Evet cok zeki. Evet onlarca erkegin ortasinda tek kalmis bir kadin. Ama Damla en bakimli hatunlari catlatacak kadar da guzel ve kadin gibi bir kadin. Kucuk, kompakt bir yapisi var ama beyninin kapasitesi daglara taslara sigmiyor! Bizler daha neydik ne olduk anlamadan o ODTU lisans ve ODTU masterini birinciliklerle bitiriyor. Tabiki kalibina sigamayip Ivy League okullarindan Columbia'da yine onlarca erkegin arasinda birinciligi elinde tutarak doktora yapiyor. Bir iki yila o da bitecek ve minicik boyu, guzel mi guzel massssmavi gozleri ve hadi canim bu kiz hayatta muhendis olamaz dedirttirecek hayat enerjisiyle Damla pille calisan arabalar icat edecek! Evet yanlis duymadiniz. Dunyada yakinda savaslara sebep olan, insan olduren, dogayi kirleten petrola ihtiyac duymayan arabalar kullanilacak? Nasil mi? Ben bilmem Damla'ya sorun, size anlatir. Benim tek bildigim Damla uzerinde calistigi konuya asik ve her elini attigi alanda birinci olup duran bir kiz.

Gelin de sevmeyin, gurur duymayin!

Onur, Koray, Damla ve daha niceleri...Bu liste uzar gider.

Ozetle biz burda kalabalik bir topluluguz. Kendi marketlerimiz var, kendi benzin istasyonlarimiz, limuzin sirketlerimiz, seyahat acentalarimiz, otellerimiz, otelcilerimiz, insaatcilarimiz, emlakcilarimiz, avukatlarimiz, doktorlarimiz, barlarimiz, restoranlarimiz var. 

Sormayin. Cok kalabaligiz cok!

Bu kalabalikta bazilarimiz ak bazilarimiz kara. Kara olanlari, bok rengi olanlari ne yapariz bilemiyorum ama ak olanlar, toz pembe olanlar!! Iste onlar, hem kendi calistiklari alanlari hic durmaksiniz ileriye tasiyarak insanlik icin cok guzel seyler yapiyorlar, hem de kendi ulkeleri icin hukumetin milyon dolarlar harcasa da yapamayacagi olumlu reklami yapiyorlar.

Turk adini gururla tasimak, Turklugu yuceltmek cok onemlidir ya bizim icin, iste bu aklar, toz pembeler onu yapiyor.

Gurur duymak lazim tabi. Ama gurur duymak yetmez. Desteklemek de lazim. 

O yuzden ben bir kere daha hatirlayatim:

www.gourmetmarketing.com ve www.ineedanoscar.com

Bir de sunlar var: en az Onur, Koray ve Damla kadar basarili. Onlar kadar gurur duyulasi.

www.silakarakaya.com

www.korhanbasaran.com

ve benim burda yazarak bitiremeyecegim daha binlerce toz pembe renginde insan! Hic biri sansla buralara gelmemis. Hepsi yaptigi isi cok sevmis ve kopek gibi calismis, hala da calisiyor. Hepsi New York'ta yasiyor, hepsi cok basarili ve hepsi Turk.

Sapka cikarip ayakta 10 dakika alkislayin demiyorum ama en azindan web sitelerine girip yaptiklari islere bir goz atmakta fayda var.

Herkese Turkiye'nin adini tum dunyada duyuracak, bu ulkenin politik cikmazlar ve din golgesi altinda fikir ozgurluklerinin yok edildigi, kendi icine donuk, tek renkli bir nufustan ibaret olmadigini kanitlayacak buyuk basarilarla dolu gunler dilerim!

Duygu