Bu New York'un her seyi bir alem...kuslari dahil.
Odamdayim takiliyorum. Bir anda bir ses geldi. GAAAAK. Benden once olaya mudahale eden kedim Lokum cama yapisti. Balkona kus mu desem, daha da ozele inip karga mi desem ne oldugunu anlayamadigim bir Kuzey Amerika kanatli canlisi kondu. Ben bir kusa bakarim bir Lokuma; Lokumsa bir tek kusa tabiki. En ilginciyse kus hicbirimize bakmiyor. Umrunda degiliz. Ozel mulkiyete saygisizligini ve ciceklerime attigi yan yan bakislari bir kenara birakiyorum; hayvan Lokum yuzunden en ufak bir rahatsizlik yasamiyor. Neredeyse "Sen su kirmizi yapraklilari denedin mi hic kardes?! Bak allasen bir tadina bak, tum gerginligini alir. Ok gibisin yahu. Hayatta her seyin basi kafa rahatligi!" tadinda bir sohbete baslamak uzere.
Yani ben de Cihangir'in martilari unlu saniyordum. Mahalleye yayilmis inceden ot kokusuyla percinlenmis bir sanatci vurdumduymazligini benimsemis bu martilar sozde balkonlara konup konup evsahiplerine gozdagi veriyordu. Kendilerine New York'un Yukari Bati mahallesinden sesleniyorum. Burda el kadar karga kilikli kuslar benim komando egitiminden gecmis, atik ve avci karakterli kedimle dalga geciyorlar. Biraz saygi, baska bir sey degil...
DA
Sunday, June 30, 2013
Sunday, April 7, 2013
Evim
Ahoy!
Yine yollardaydim. Las Vegas'tan az once dondum. Bir araba dolusu gozlemim, onun uc kati da fotografim var onumuzdeki hafta icinde paylasacagim. Ama once huzurlarinizda yol arkadasima kisa bir tesekkur gondermek istiyorum. Bu seyahatin de benim mutlulugumun da mimari O'dur cunku.
Evim
Nisan 2013
Ustumde bir haller var benim adam.
Tatile gitmistik,
Gezmis tozmus iyice dagitmistik seninle.
Dogmamis cocuklarimizin okul parasindan yedik,
Bir de emeklilige biriktirdiklerimizden.
Iyi de ettik bosver,
Cocuklar bizi anlar,
Yaslaninca da iki kadeh az raki iceriz mehtaba karsi olur
biter.
Ustumde bir haller var benim yine de.
Evimi ozledim sanmistim,
Eve gelince anladim.
O degilmis ozledigim.
E sen desen,
Sen zaten hep yanimdaydin ki benim.
Nasil olur da sen yanimdayken bile ben seni ozluyorum diye
dusunurken birden anladim,
Kapinin onunde koydugumuz gibi duran bavullara bakarken.
Benim evim bu adres degil, benim evim yurdum haritada yok
adam.
Sen varsin bir tek.
Evimsin sen benim.
DA
Peki Vegas? O da yakinda!
Wednesday, February 20, 2013
NYU'nun Ordaki Starbucks
Bu hafta kafama takilan konu
universite egitimi, universite yasami, oncesi ve sonrasi. Simdilik boyle bir
giris yapalim, ilerleyen gunlerde universite olmasa ne olurdu onu hayal etmeye
calisacagim.
Sali, Subat 19,2013 6:05PM
NYU’nun ordaki Starbucks’a
geldim. Okurken buraya sık sık gelirdim. Ne kadar farkliydi New York’taki
o gunlerim. Simdi metrodan inip buraya yurudum, yolda gecirdigim 5-10 dakikada
suratina baktigim her NYU ogrencisinde eski beni gordum. Burasi Washington
Square kampusudur, ana kampus yani. Tum lisans ve lisansustu ogrencilerinin ic
ice oldugu kampus, genclerin ruhlarinin hala genc, biraz daha buyuklerin ise
hala hic giyilmemis oldugu bir kampus.
Okuldayken ne kadar da farkli her sey. Ne kadar emin insan kendinden; dunyanin en tepesinde oturur, hicbir seyi takmadan baglarsin geceleri
gunduzlere. Ertesi gun dunyaya bi’ dur deyip, bir iki saat ara vermek istesen
tek kaciracagin 3-5 ders olur belki. Onlari da ayseden aliden alirsin nasil
olsa. “Bir kere gelmisiz su hayata! Azicik tadini cikarmak bizim de hakkimiz
ya!” dersin.
De.
Bir daha diyemeyeceksin ne de
olsa. Sen buyuyunce dunya bir iki saat beklemiyor seni, bir iki saniye
de...Basip gidiyor, tabi beraberinde senin uzerinde oturdugun dunyayi
altindan kacirarak.
Dusuveriyorsun o zaman.
Tepesindeydin ya dunyanin, al burasi da dibi. Dibine vurdun yani tabiri caizse.
Kolay gelsin. Kalk simdi bakalim. Ekvatorun altina bile yaklasabilsen yeniden, sansli say kendini. Eger ölüm doseginde hala oralarda bir yerlerdeysen bir de,
sen pacayi yirtmissin bile. Gecmis
olsun guzel ogrenci. Olur yani umarim.
Iki Asyali oturuyordu az once
karsimda. Siyah beresinin altindan cenesine kadar uzanan kut kesimli, gur siyah
saclariyla bembeyaz suratli sirin bir asyali kizla en guzel ancak aynisinin
erkegi diye tanimlanabilecek asyali bir erkek.
Konustular da konustular; gulduler,
kahkahalara boguldular, cok ciddilestiler, projelerini tartistilar, babalarinin
parasini odedigi Starbucks kahvelerini yudumladir ve sonra biraz daha
gulustuler. Ben de icerdim o kahvelerden. Bilkent Starbucks’ta. Ben icerdim,
annem oderdi. Demek boyle gorunuyormus disardan bakan gozlere. Kusursuz ve
uzak.
Cok tatliydi bizim Asyalilar.
Dunyayi kurtardilar galiba. Hadi yine yirttik New York Universitesi’nin gelip
gectigi bir Starbucks’ta hepimizin gelecegi kurtuldu millet. Hadi yine iyiyiz.
Onlar kurtarmayacakti da kim kurtarakti ki zaten? Politikacilar mi? Sanatcilar
mi? Belki de ogretmenler kurtaracaktir. Belki de emekli ev kadinlari.
Sacmalamayin tabiki bu iki Asyali NYU ogrencisi kurtaracakti dunyayi. Onlar
oturuyor cunku tepesinde. Hicbirimiz degil, onlar. Yukaridan asagiyi seyredip
neyin yanlis neyin dogru oldugunu bir tek onlar gorebiliyor. Bugun NYU'da iki
Asyali ogrenci kurtardi ya dunyayi, yarin da ITU'de iki Konyali kurtarir belki
sonra Arjantin’de iki Rus sonra bir baska gun de Italya’da iki Avusturalyali.
Ogrenciler kurtaracak tabiki bu
dunyayi ey ahali. Biz degil. Ta ki o diploma ellerine verilene kadar. Agizlar
kulaklarda fotolar cekilecek o gun. Ogrenciler gulecek cunku yillar suren zorlu
calismalarinin odulunu almis olacaklar. Veliler de gulecek tabi. Yillardir sure
gelen evlada yatirim bitiyor gibi gorunecek cunku. Sonunda bir oh cekip belki
birgun daha az ise gidebileceklerinin hayaliyle onlar da gulumseyecek.
Yalniz her iki tarafin da poz
gulucukleri pozlarda kalabilir aman dikkat.
Ben simdi kalkiyorum. Zamaninda
zamaninin otesini gormeyi basarmis adamin birinin kurdugu x firmasindan ust
duzey bir insan kaynaklari yoneticisi okula gelmis, comezlere sunum yapacakmis.
Ben de utanmadan geldim bu kadar ufak tefek cocugun arasina belki kadinla bir
iki cumle konusabilirim de ertesi gun sirkette o gunlerdir bakip durdugum
pozisyona basvurabilirim diye.
Yalniz hataymis heralde bu
hareketim cunku bir tek ben dunyanin dibindeyim burda, herkes tepesinde. Ama
onemli degil. Sayin IK hanim ortadadir artik. O biliyor. O benim neden orada
oldugumu cok iyi biliyor. Onemli olan da bu degil mi?
Haydi universiteli. Eglen guzelim
gununu gun et. Yeri gelsin kahkahalara bogul, yeri gelsin cok ciddi ol, dunyayi
kurtar. Bu dunyanin sana ihtiyaci var diye dusun. Yok ama sen dusun. Kac kere
cikabilir ki insan o tepeye?
DA.
Sunday, February 17, 2013
Boktan Insanlarla Nasil Mucadele Edilir - Kisa bir Ceviri
James ALTUCHER’in “I Was Blind But Now I See”
kitabindan bir bolum
Ceviren: Duygu AKTAN
Ben kendi beynimden nefret ediyorum. Bazen
yolda yuruyen insanlara baktikca her biriyle ilgili kotu ve acimasiz yorumlar
yapan bir katil uyaniyor gibi geliyor icimde. Size de olur mu boyle?
Sık sık kendimi: “Oylesine yoluna cikmis olan
bu adami tanimiyorsun bile. Yaninda 17 yasinda, kendi kicini bile silmekten
aciz, pis, tek istegi senin geberip gittigini gormek olan bir metresle gezen, sahtekar,
zengin, Hamptons duskunu, ukala bir orospu cocugu olup olmadigini bilmene imkan
yok.” diye dusunmekten uzaklastirmaya calisirken buluyorum. Sonucta bunu bilemem! O
zaman neden boyle dusunup duruyorum? Buyuk ihtimalle yoldan gecen pek cok insan
da benimle ilgili ayni seyleri dusunuyordur. Bu garip adam da kim? Evsiz falan
mi? Neden en azindan saclarini tarayamiyor? Fermuari neden acik? Yoksa cocuk
tacizcisi bir sapik mi bu adam?
Insanlarin buyuk cogunlugu epey boktandir.
Ama hepsi degil. Ve aslinda hic isinize yaramayacak, sizin zamaniniza
degmeyecek olanlari icin bile bir sistem gelistirmeniz gerekir ki SIZ daha
mutlu olabilesiniz ve kafanizda yarattiginiz bu zampara, dedikoducu, bagimli
kilikli tipi kafanizdan cikartip kicina tekmeyi basabilesiniz.
DUNYADA SADECE DORT CESIT INSAN VARDIR. Eger
bu dort cesit insan tipinin her biriyle nasil basa cikmaniz gerektigini erken
kavrayabilirseniz sonsuza kadar mutlu yasayabilirsiniz. En nihayetinde, bu
dort tip insanla anlatmak uzere oldugum sekilde iletisim kurarak, ne kadar zor
olursa olsun her birini net bir sekilde kategorilerden birine
oturtabilmelisiniz. Amac bu olmalidir. Ne de olsa tum hayatinizi mutsuz gecirmek
istemezsiniz.
Hemen onceki bolumlerde son 15 yildir icinde
bulundugum tum zorlu durumlardan basariyla cikmami saglamis olan “Gunluk
Uygulamalar”dan bahsetmistim.
GUNLUK UYGULAMALAR DORT TEMEL AYAK UZERINDE
DURUR. Pek cogumuz gunluk hayatta bu ayaklardan sadece biri uzerinde
yogunlasiriz (Fiziksel, Duygusal, Zihinsel ya da Ruhsal) ancak hayat denen bu
yemek masasinda dusmeden oturabilmek icin hepimizin her bir ayagi dengede
tutmasi sarttir.
Uygulama amacina uygun bir sekilde isleyip, sizi basarinin esigine ulastiracak, arkasindan da sadece daha cok basariyi
beraberinde getirecektir. Ben buna daha once kendimi inanmaya ikna ettigim tum sacma
sapan, hayal urunu seylerden cok daha fazla inaniyorum.
Ancak uygulamanin duygusal ayagini
gelistirmek epey caba gerektirir. Hatta buyuk ihtimalle isin en zor kismidir.
Verdigim konusmalarda dinleyiciler genelde konunun Zihinsel ayagiyla ilgili
sorular sorar, “fikir uretici kas” ile ilgili. Ancak isin duygusal boyutu da en
az onun kadar onemlidir ve genelde pek dikkate alinmaz, hatta saf disi
birakilir. Aslinda son derece kritiktir.
Cozum ise DORT farkli insan tipini belirlemek
ve her birine nasil yaklasmaniz gerektigine dair kendinizi disipline etmekten
gecer.
DORT CESIT INSAN TIPI
#1 MUTLU INSANLAR: Bu dunyada icten bir
sekilde mutlu yasayan insanlar var. Elbette onlarin da aci cektigi olur.
Herkes aci ceker. Ama pek cok insan tam da su anda, gercekten hayatindan son
derece memnun bir sekilde yasamaktadir.
Boyle insanlara (hepsine degil ama kesinlikle
bazilarina) mutlu olduklari icin sinirlenmek son derece dogal bir reflekstir.
Hangimiz arada sirada da olsa bunu hissetmeyiz ki? Haydi kaldirin o elleri!
Mesela Connecticut’ta* 2000 metre kare bir evde,
inanilmaz cekici karisi veya kocasi ile birlikte, gercekten mutlu bir hayat
suren birini ele alalim. Bu kisiye sinirlenmemek zordur. Ancak sinir Gunluk
Uygulamanin hayatiniza faydali sonuclar getirebilmesini engelleyecektir.
2002’de serbest yatirim fonu yoneticilerini benimle yatirim yapmaya ikna etmeye
calistigim siralarda, sık sık tam da az once tarif ettigim gibi insanlarla
tanisirdim. Ve tabi aileleriyle. Kisa sortlar giyen seksi esleriyle de.
Yatirim yoneticileriyle onlarin evinde, sevgi dolu, yetenekli sefleri
tarafindan hazirlanmis gurme oglen yemekleri yerdik.
Hayata lanet etme duygusunu saklayamazsiniz.
Hemen aninda bir maske takamazsiniz. Eger biri maskeli baloda gibiyse, o kisinin
maskesini rahatca gorebilirsiniz. Bu insanlar icin ancak icten gelerek mutlu olabilirsiniz.
Bu dunyada iki gram mutlulugu yakalamak bile zaten yeterince zordur. Lutfen suanda mutlu olan insanlar icin siz de mutlu olmayi
deneyin. Aklinizi bu insanlar icin sevinmeye egitin. Kiskancliklariniza ve
hayata gucenme duygusuna onlar sizi ele gecirmeden once engel olun.
Zamaninda Carrie Fisher’in komedi yazarligi
ile ilgili yaptigi bir yorumda da dedigi gibi: “Kimse guzel insanlarla ilgili
yazilar okumak istemez.” Buyuk ihtimalle hakliydi da. Ama eger basaridan
basariya kosmak istiyorsaniz, her seyden once etrafinizda mutlu olan insanlar
icin kendinizin de gercekten mutlu olabilmesi gerekir. Onlari cok sevmek
zorunda degilsiniz ama onlara gucenmemelisiniz.
Disaridaki mutluluklari takdir etmeye
basladiginizda kendi icinizde de guzel bir ev yaratiyorsunuz demektir;
mutlulugun gelip tasinmak isteyecegi bir ev.
#2 MUTSUZ INSANLAR: Ben sik sik mutsuz
olmusumdur. Ozellikle geride biraktigimiz son 10 senede. Bazen isler
istedigimiz gibi gitmeyebilir. Bazen insanlar ölür; bazen de icimizden bir
parca. Sanirim son 10 yilda yasadigim mutsuzluk ve cektigim acilar bana
baskalarina karsi merhametli olmayi ogretti. Icinizdeki merhamet duygusunu
gelistirmeye calisin. Bununla sizden daha sanssiz olanlar icin tum enerjnizi tuketin
demek istemiyorum. Ama az da olsa anlayis gostermek ve sadece elinizden geldigi
kadarini yapmak bile buyuk fark yaratir. Ve hatta kendi sahip olduklarinizi
paylasmaniz daha bile iyi olur. Eger birine ise yarar bir ögüt verebiliyorsaniz mesela, hic durmayin yapin bunu. Ama ucus aninda her zaman oksijen maskenizi
yakininizda bulundurun ve hicbir zaman once kendinizinkini takmaktan
cekinmeyin.
Mutsuz insanlar kolaylikla birazdan
bahsedecegim 4. kategoriye gecis yapabilir. Her zaman oncelikle kendinizi
korumaniz gerekir. Anlayisli olun ama sinirlarinizi cizin. Sizin amaciniz gun
boyu kendi ic huzurunuzu korumak ve bu sayede kendi basarilarinizi elde etmek
olmalidir. Bunu yapmanin en kolay ve hizli yolu sizden daha sanssiz olanlara
anlayisla yaklasmaktir. Hayatta verdikleriniz size fazlasiyla geri gelecektir.
Sunu deneyin: hayatinizdaki tum
mutsuz ve aci cektigini bildiginiz insanlari gozunuzun onune getirin, bes
dakika boyunca onlarin daha mutlu bir hayat yasadiklarini ve bu hayatin nasil
olacagini hayal edin. Bu zihninizi egitmeye yardimci olacaktir.
#3 IYI INSANLAR: Bu grup “Mutlu” insanlardan
farklidir. Iyi insanlar art niyet beslemezler. Bazilari gercekten sadece
baskalarina yardim etmek ister. Bu gibi durumlarda ilk tepki (en azindan benim
icin) onlardan suphe duymak, onlara gucenmek hatta belki onlari kiskanmaktir. Ben mesela Bill Gates hayir
islerine 100 MILYAR dolar harcayabildigi icin onu kiskaniyorum. Ama kendim icin
yapabilecegim en buyuk iyilik tam da bu kiskanma aninda kendimi durdurup “O
iyi bir insan. Ben de onun kadar iyi olabilmeyi isterdim. Umarim elimden
geldigi kadar da olsa ona bir yardimim dokunur” diyebilmektir. Size iyi
davranmis olan tum insanlar icin minnettar olun. Gunde sadece bes dakika. Tutsu falan yakmaniza ya da lotus pozisyonuna gecmenize gerek yok. Mesela otobuste bir yere
giderken gulumseyin ve minnettar oldugunuz insanlari dusunun.
Son olarak, en onemli kategoriye geliyoruz.
Dunya capinda her gun gunde katrilyonlarca beyin hucresinin bosa harcanmasina
sebep olan kategori. Neredeyse kendini Tanri ilan edebilecek kadar sabirli nice
insalar bile bu son kategorinin sebep oldugu bitmek tukenmek bilmeyen sinir
harplerinin ve acilarin kurbani olmustur.
#4 BOKTAN INSANLAR: Ortada hicbir sebep olmamasina
ragmen size kotuluk yapan insanlardir. Sizi asla anlamayacak, size kotu seyler
soyleyip, kotu seyler yapacak ve ne kadar seytani insanlar olduklarinin asla
farkina varmayacaklardir.
Ve siz onlardan nefret edeceksiniz. NEFRET.
Gelip sabahin ucunde beyninizin kapisini calacak ve size bagirmaya
baslayacaklardir. Siz de onlara geri bagiracaksiniz ve boylece onlar size bir
kez daha bagiracak ve bu boyle surup gidecek. Butun gun. Butun sabah, butun
oglen, butun aksamustu. Dunyanin en boktan insanlariyla yapilan ve bitmek
tukenmek bilmeyen konusmalar. Size iskence edecekler, sizi oldurecekler,
kariniza tecavuz edecek ve beyninizdeki dusuncelerin bogazini kesecekler ve tum
bunlar asla umurlarinda bile olmayacak cunku dogru olani yaptiklarini
dusunecekler. KIMDEN BAHSETTIGIMI COK IYI BILIYORSUNUZ. Cunku tipki benim
hayatimda oldugu gibi sizin de hayatinizda bunlardan en az 20-30 tane var.
Belki de eski arkadaslariniz, akrabalariniz, komsulariniz, her neyse, her kimse
ve her ne zaman karsiniza cikmissa. Hayatinizin ustune cullanip kelimenin tam
anlamiyla icine eder onlar ve bunu yaptiklarinin farkinda bile degillerdir.
Bazen zayif bir animda kendi kendime sunu
sorarim: Ya eger onlarla bir kez daha karsilasirsam? Ne kadar siddetli bir sekilde
canlarini yakip, onlari yok edecegimi dusunurum. Belki son derecede siradan
tavirlarla yanlarina yaklasip, kafalarini kocaman bir cam bardakla yararim,
burunlarini kirarim, yer kirik cam parcalarinin icinde yuzdugu bir kan golune
donusur. Yuzleri paramparca, tutup buktugum ve uzerinde tepindigim kollari
kiriklarla dolu.
DURUN!
Gecen gun biriyle aynen buna benzer bir
konusma gecirdim; kendisine ondort yil once kazik atmis olan bir arkadasiyla
ilgili konusurken kendini durduramiyordu. Yeter! Sen tam bir gerizekalisin ve
bu bahsettiklerin son derece sıkıcı. Her halukarda bu senin sucunmus zaten!
Yani eger hala ondort yil once yasanmis bir olayla ilgili bu kadar
sinirlenebiliyorsan artik bu olayin sana kazik attigini dusundugun insanla bir
ilgisi kalmamis demektir. Bu artik dogrudan seninle ilgilidir.Gecmis gecmiste
kalmistir bu yuzden de ona mazi denir ama sen hala orada kalmis olaylari kendi
icinde barindirip buyuterek bugune tasiyorsun. Derhal onlarla vedalasmalisin.
Hemen simdi.
Bu en kotu kategoridir. Size bununla ilgili
bir olay daha anlatayim. Zamaninda bir okuyucum blogumda paylastigim bir yazi
icin korkunc bir yorum yapmisti, simdi tekrar etmenin anlami yok ama irkci,
acimasiz, kaba vs bir yorum. Ben
de bu yorumu sildim, okuyucuyu da onun IP adresini de engelledim. Hemen
ardindan da kendisine onunla ilgili ne dusundugumu ince ince anlatan bir
e-posta gonderecektim. Cok sinirliydim. Ve sonra kendimi durdurdum. KENDINIZI
DURDURMAK ZORUNDASINIZ.
Sunu unutmayin:
BIR DOMUZLA BERABER CAMURA GIRERSENIZ, SIZ
KIRLENIRSINIZ, DOMUZ DA MUTLU OLUR.
Bu insanlarla mucadelede sizi oldugunuzdan
daha mutsuz kilmak yerine mutlu olmanizi saglayacak TEK bir yol var. TEK YOL.
Ve her zaman ise yarayan bir yol. Bakin Gunluk Uygulama’nin duygusal ayaginin
en onemli parcasi budur. BOKTAN INSANLARI TUMUYLE YOK SAYIN.
· ONLARI
TUMUYLE YOK SAYIN.
· ONLARI
DUSUNMEYIN.
· ONLARLA
KONUSMAYIN.
· ONLARA
YAZMAYIN.
· ONLARA
HERHANGI BIR TAVSIYEDE BULUNMAYIN. Onlar ASLA sizin tavsiyenizi
dinlemeyecektir. Aksini dusunmek cahilce ve zuppece olacaktir. Bu sadece sizin
daha fazla aci cekmenize sebep olacaktir. Benim amacim hayatimda aciya
sebebiyet veren tum kisirdonguleri ortadan kaldirmaktir. Boktan insanlara
tavsiyelerde bulunmak sadece ama sadece sizi daha fazla sikintiya sokacaktir.
Aci bu durumda olasi tek sonuctur. Mutlu olmak icinizden size aci vermis anlari
cikarip tuvalete atip sifonu cekmeye cabalamaktan cok daha iyidir. Acilari
defetmekle ugrasmak zordur.
· EN ONEMLISI
DE: ONLARIN DEDIKODUSUNU YAPMAYIN. Sadece onlari tumuyle yok sayin. Onlarin
mutlulugu ya da ne kadar korkunc insanlar olduklari bizi hic ilgilendirmemeli.
Biz sadece ama sadece kendimiz ile ilgilenmeliyiz. Asla onlarin
dedikodusunu yapmayin. Gerekirse bunu 500 kere tekrarlayin.
Bu gunluk disiplin gerektirir. Belki 1000 şınav cekmek bile daha kolaydir. Kisa bir sure once Wall St Journal gazetesinin internet
sayfasinda altina 971 yorum yapilan bir yazim yayinlanmisti. Bu yorumlarin
rahat 950’sinde isi gucu internette tartisma baslatmak olan, isimsiz tipler
bana moron ve hatta daha kotu seyler oldugumu soylediler. Inanin abartmiyorum.
Butun yorumlari goz ardi ettim. Harika. Ancak bu kadar umursamayabilirdim.
Orada kazanan bendim.
Fakat sonra bariscil ve huzur dolu olmasi
beklenecek, yoga ve Budizimle ilgili olan “The Elephent Journal”da baska bir
yazim yayinlandi. Site gercekten
ilham verici bir site ve ben sık sık orada yazarim. Bu seferki yazimin konusu 18
yasinda kucucuk cocuklarin savasa gonderilmemesi gerektigiydi. Ben barisi
severim. Illa biri gidecekse en iyisi 40 yasinda adamlarin savasa gitmesidir.
Onlar hayatlarinin sonuna daha yakindir ne de olsa. Akliniza gelebilecek en
nefret dolu tepkileri aldim. Insanlar beni Hitler’le bir tutuyordu. O kadar sok
oldum ki oturup beni destekleyen mesajlara cevap verecegime sabahin ikisine
kadar beni yeren, hakkimda nefret dolu yorumlar yapan insanlara cevap vermeye
calistim.
NEDEN BOYLE BIR SEY YAPTIM BEN? Benden nefret
eden insanlarin benden hoslanmasini istedim. Benimle ayni fikirde olmalarini ve
beni sevmelerini istedim. Bu ayni kafaniza bir silah dayayip “Eger benim
dediklerimi yapmazsan kendimi oldurecegim” demeye benziyor. Sonucta o tetigi
ceken sizsiniz.
Butun bir gece boyunca disiplinimi kaybettim,
gece gec yattim ve tekrar sistemimi duzene oturtmam en az 36 saatimi aldi. Ne
buyuk bir kayip. Hem de koca bir hic icin. Bu uygulamayi devam ettirmek zaman
zaman zor olabilir. AMA EGER BUNU YAPMAZSANIZ BASARISIZ BIR HAYAT YASAYIP
MUTSUZ öLüRSüNüZ.
Ayrica bununla ugrastigim icin bir kupa mi
kazandim? Tum o nefret dolu yorumlara cevap verdigim icin kazandigim kocaman
altin bir kupa! Yorumlari yazanlardan bir tanesi bile ben cevapladiktan sonra
cikip da: “Sen haklisin. Ozur dilerim. SIMDI SENI SEVIYORUM. Haydi
barisalim!” mi dedi? Elbette hayir! Onlar sadece kavga etmek istiyor. Ben
domuzlarla camura girdim. VE KIRLENDIM.
Eger biri size en buyuk dusmaniniz olan
“Falanca hakkinda ne dusunuyorsun?” diye sorarsa siz “Kim?” diye cevap
vermelisiniz. Hepsi bu kadar! Ne bir aciklama ne de baska bir sey! “Kim?” Sonra da
derhal konuyu degistirin.
Gunluk Uygulama’nun duygusal ayagi iste budur
ve daima diger uc ayakla birlikte dengede tutulmalidir. Bu dengeden en ufak bir
sapma bile sizi geriletecektir. Boktan insanlarla ilgili yukarida yapmanizi
tavsiye ettiklerimden azicik bile daha fazlasini yapmak icin sarf edilecek bir
caba, canli canli yureginizi yiyip bitirecek hamamboceklerine donusuverir. Daha
fazlasini yapmayin.
*Pek cok
insanin genis malikanelerde yasadigi, bir hayli zengin nufuslu Amerikan
eyaleti.
Subscribe to:
Posts (Atom)