Saturday, January 7, 2012

New York'ta Nasil Efsane Olunur 101

Bu hafta bir belgesel izledim. O kadar guzeldi ki bittikten 5 dk sonra bile ben hala zevkten dort kose halde televizyon ekranina yapismis kalmistim. 2012'nin bu ilk ayinda aptal kutusu karsisinda gecirdigim en iyi 1 saat 24 dakika olacagi kesin.

Adi Bill Cunningham New York. Konusu Bill Cunningham'in hayati. Bu yazidan sonra aranizda filmi izlemek isteyenler cikabilir (cikarsa ne mutlu bana). O yuzden bastan sona anlatip tadini kacirmayacagim ama benim uzerimde biraktigi duyguyu kelimelere dokup paylasmazsam mutlu mesut cizgimi koruyamayabilirim. Dolayisiyla bakalim bakalim kimmis bu Bill Cunningham ve Duygu'nun ic dunyasina neden boyle bomba gibi düşmüş.


Kendisi bir moda fotografcisi. Suan 84 yasinda ve hala calisma hayatina devam ediyor. Hem de pire gibi. 1948'de Harvard Universitesi'ni yarida birakip New York'a yerlesiyor. Bilirsiniz efsaneler sistematik egitimi sevmez. Sevmemekle kalmaz hatta ona katlanamaz. Bu adam da oyle biri iste.

Yasayan bir efsane.

Hic evlenmemis, hatta sevgilisi bile olmamis. New York'un tarihi konser solunu Carnegie Hall binasinin icinde inanilmaz kucuk bir odada yasiyor. Bundan 50-60 yil once Carnegie Hall'da calisan ya da orada pratik studyolari olan sanatcilar yine ayni binada kendi odalarinda yasiyorlarmis. Andy Warhol'dan tutun da bizim efsane Bill Cunningham'a kadar pek cok sanatci inanilmaz eserlerine bu binada imza atmis. Ta ki binanin sahibi olan New York Belediyesi suphesiz daha yuksek karlar elde etmek amaciyla sanatcilarin odalarini ofis alani olarak buyuk sirketlere kiralamaya baslayana kadar. Zaman icinde tum sanatcilar yerinden edilmis ve 2010 yilina kadar kala kala 2 kisi kalmis: Bill Cunningham ve Carniege Hall'un resmi fotografcilarindan (ayrica zamanin unlu model/danscilarindan) bugun 98 yasinda olan Editta Sherman. Her ikisi de tum itirazlarina ragmen 2010 yilinda baska evlere yerlestirilmisler. Bu arada itiraz ettikleri evler gokdelen tepelerinde, Central Park manzarali, bugunku degeri 20-30 milyon Dolar arasinda degisen evler.

Dedim ya, bunlar yasayan efsaneler. Her ikisinin de New York sehri icin degeri cok yuksek. Aslinda el ustunde tutuluyorlar. Gel gelelim guzel ev, yuksek maas gibi dunyevi zevkler sadece sanati icin nefes alan bu efsanelerin zerre kadar umrunda degil.

Bill Cunningham'in 60 yilini gecirdigi kucucuk odasinda sadece tek kisilik bir yatak ve sagda solda askilara asili halde birkac gomlek var. Onun disinda yer gok, kose bucak kitap ve fotograf dolu. Tavanlara kadar yukselen arsiv dolaplari yatagin alti da dahil olmak uzere odanin her bir cm karesini kaplamis halde. Herhangi biri icin nefes alacak yer yok.  Bill Cunningham'insa gercekten nefes alabildigi tek yer burasi gibi.



84 yasinda olmasina ragmen hala hergun Carnegie Hall'un kiler dolabinda duran bisikletini alip New York sokaklarina cikiyor. New York Times'in (ve sayisiz pek cok yayimin) efsane isimlerinden. Moda bolumunde her hafta yenilenen vidyolari yayinlaniyor. 

http://www.nytimes.com/pages/fashion/index.html

Modanin kalbinin parlak dergi sayfalarinda degil, bizzat sokakta attigina inaniyor. Kosesinin adi da On The Street with Bill Cunningham  zaten.




Biraksam hayati ve yaptiklari hakkinda 20 sayfa daha yazabilirim ama filmi kendiniz de izleyip ne demek istedigimi gorebilirsiniz. Ben asil anlatmak istedigime geceyim ve simdiye kadar dikkatinizi cekmemis olabilir diye bir kez daha belirteyim, hala hergun bisiklet tepelerinde sokak sokak dunyanin en hizli ve acimasiz sehrini gezip fotograflar ceken bu adam 84 yasinda.


Nedir peki onu isine bu kadar baglayan, bu kadar canli ve hayatta tutan? Deli mi bu adam? Eger deliyse gercekten, ya Rab beni de delirt!! Al aklimi da ben de onunki gibi bir hayat yasayabileyim.

Hep soylerim hobisi ya da herhangi bir alana ozel ilgisi olmayan insanlari atin cope gitsin. Bostur onlarin ici, ruhlari hayatta hicbir guzellige tutunmayi basaramamistir.

Peki ama tek bir konuya boylesine bir askla bagli olmak nasil bir duygudur? Oyle bir ask ki baska hicbir seye yer birakmamis. Ne maddiyat kalmis ne de duygusal ihtiyaclar. Sanatindan baska hicbir seyi gozu gormeyen (ve belki tam da bu yuzden siradan bir insanin elde edebileceginin cok otesinde bir basariya ulasan) bir adam.

Nasil oluyor da herkes ayni seyi yapamiyor? Hepimizin ruyalari yok mu? Herkes mi gercekten suanda yasamakta oldugu hayattan cok memnun? Herkes hayallerinin isinde mi calisiyor? Sanmam. Sebebi ne o zaman bunu yapamamamizin sizce? Hayatin gercekleri? Fazla klişe!! Hayattaki secimlerimiz diyelim bari.

Cogumuz nasil secimler yapti simdiye kadar?

Guzel bir universite sectik mesela. Okumayi sectik. Herkes oyle yapiyordu cunku. Baska turlusu toplumda kabul gormezdi cunku. Sonra pek cogumuz guzel de bir is secmek istedik, şoyle diplomamiza yakişir cinsten. (%98imiz falan bunu tam yapamadi tabi ama olsun) Sonra sira bir de guzel eş secmeye geldi, boyu boyumuza huyu huyumuza. Ailemize yakisir, soyle iyi egitimli, kumari, ickisi olmayan, potansiyel iyi aile babasi ya da mukemmel anne. 

Oh fistik. Tum hayatimizi planladik ve planlarimizi gerceklestirdik. Daha da cogumuz 30una bile ulaşmadi. Ne başarili insanlarmişiz! Ne mukemmel hayatlar kurmuşuz!

Peki neden o zaman 30undan sonra cogumuzda bir yorgunluk, bir mutsuzluk baş gosteriyor? Nereye gidiyor cocukken kucuk seylerle mutlu olabilme yetenegimiz? Ya da universitedekyen sık sık yasadıgımız dunyanin tepesinde oturuyor hissimiz? Nedir yillar icinde icimizdeki renkleri bizden alip goturen? Hayatimizin ilk 20 yilini surekli degisim icinde gecirmisken, sonraki 20 yilini tekduzeleştiren?

Herkes boyledir demek istemiyorum elbette ama lutfen aramizda aynen boyle hisseden "mutlu maskeli" insanlar da oldugunu unutmayin. Michael Gates Gill'in How Starbucks Saved My Life ismini verdigi kitabinda da anlattigi gibi, belki de hayatta basimiza gelebilecek en guzel şey cok mutlu oldugumuzu sanarken aniden aslinda hayatimizi ne kadar yanliş şeylerle doldurmuş oldugumuzu keşfetmemiz. Universite diplomasi + iş + eş + cocuk pek cogumuz icin "mukemmel hayat" olabilir. Ne mutlu buna ulaşmayi başarabilenlere. Ama lutfen eger icinizde bunlarin sizi mutlu etmeyecegine dair en ufak bir şuphe bile varsa yapmayin bunlari. Gidin ne istediginizi bulun once.

Heidi Klum'un eşi, unlu muzisyen Seal'in da şarkisinda dedigi gibi, "In a sky full of people, only some want to fly, isn't that crazy?"

Size ucma gucu verildigini ve sizin buna hayir dediginizi duşunun. Icindeki sesi dinlemeden, "hayat oyle gerektirdigi" icin yapilan tercihler de buna benziyor iste.

Ucamadigimizdan degil, ucmayi tercih etmedigimizden yerde sabit kaliyoruz.

Populer bahaneler arasinda azla yetinebilmek, en iyisine ulaşmaya calismaktan yorulmak, mucadele etmekten cekinmek, hayati akişina birakmak, bir de tabi -benim kişisel favorim- kadere karşi koyamamak var.

Alismayi da unutmamak gerek elbette. Uyuşmak ya da. Kendimden biliyorum hayallerimin isinde calismiyor olmama ragmen ilk basta yasadigim şoku atlatip, 3-4 ay icinde gide gele "aliştim" artik. Başlarda şikayet ettigim durumlar devam etmiyor mu, elbette ediyor. Ama ben artik şikayet etmek yerine goz ardi etmeye başladim, iyi mi? Allahtan henuz at gozlugu takmis, nereye gittigimi bile bilmeden sadece onume bakiyor degilim. Kafamda bir plan var, bakalim uygulayabilirsem...Bir Bill Cunningham olabilir miyim, zevk aldigim isin baska hicbir seye yer birakmamacasina ustune duşebilir miyim bilmiyorum ama  yukarida saydigim bahanelere benim hayatimda yer olmadigi kesin. 

Siz de hepsini firlatip atin bir kenara! O kadar hizli yapin ki bunu duvara carpip paramparca olsunlar! Dinleyicilerin alkislari esliginde, bagira cagira kendimden gecerek verdigim bir tavsiye degil bu; sizin disinizdaki dunyanin icinizdeki isteklerle uyusmazligini bilen, hosnut olmadiginiz seyleri degistirmek icin gercekten buyuk riskler goze almak gerektiginin farkinda bir kizin tavsiyesi.

Bill yapabildiyse, Duygu yapabilecegine bu kadar inaniyorsa, tum Ayseler tum Aliler de yapabilir, siz de inanin. Bir de lutfen, su filmi izleyin. Sadece modadan, fotografciliktan cok daha fazlasini bulacaksiniz. Soz veriyorum.

Kendi elleriyle cizdigi gorunmez kafeslerde, mutlu makyaji yaparak yaşayan sayisiz insandan biri olmak yerine universite diplomasi olmasa da, hic evlenmemis olsa da, kucucuk bir odada, sıkıs tepis, tek kisilik bir yatakta tum omrunu gecirmis olsa da her zaman mutlu olmuş insanlardan olmali derim ben. Secim size kalmış.

Bill Cunningham'in daha cok uzun yilllar yasadigi ve onun gibilerin cogaldigi bir dunya dileklerimle,

Duygu

1 comment:

  1. Belki "henuz" bir Bill Cunningham degilim ama "en azindan" start verdim diyelim.. Yine damardan aldim yazini..
    Ellerine saglik..
    Aysemine..

    ReplyDelete