Wednesday, September 14, 2011

Ayirmiyoruz Ayarliyoruz.

Basimdan cok garip bir olay gecti. Bunu sizle paylasmazsam rahat edemeyecegim. Konunun hassasiyetine ragmen olanlari tum ictenligimle ve en ufak ayrintisina kadar anlatiyorum.

"Crash" diye bir film izlediniz mi? 2006'da En Iyi Film Oscarini kazanmisti. Kendimi bildim bileli her turlu renge, dile, dine, irka, cinsiyete, cinsel tercihe yani INSANa kapisi acik olan ben o filmden epey etkilenmis, uzerine cok dusunmustum. Nereden bilebilirdim ki gun gelecek benzer bir film de kendim cekecegim.


Ben irkcilik yaptim.

Nasil oldu hala cozebilmis degilim, beraber anlamaya calisalim ama once bir konuda anlasalim; disaridan belki de cok tehlikeli, kapkara bir orman gibi gorunen Manhattan aslinda oldukca medeni ve guvenlidir. Garip bir guven duygusudur bu. Herkes her an bir tehlikeyle karsilasmaya hazir gibidir ama ote yandan da tehlike falan cikmayacagini bilir. Aciklamasi zor ama oyle.

Ben mesela, iki yil once ilk yerlestigimde hic bilmedigim sokaklarda, hic tanimadigim insanlarin arasinda sabaha karsi, altimda mini eteklerle tek basima gezip tozdugumu, ustune arsizca metroya bindigimi bilirim. Sen sansliymissin da demeyin, ayni sekilde davranan yerli ya da turist milyonlarca insan var. Yalniz tabi yerliler olarak sabaha karsi dondugumuz yer evimiz. Turistlerinse otellerine donmesi beklenir degil mi?

Her zaman degil.

Burada oteller cok p-a-h-a-l-i!! Bu da tabi organik olarak otele alternatif bir konaklama yonteminin dogmasina sebep olmus.

Subletting.

Yani cok daha dusuk bir ucret karsiligi lokal birilerinin evinde kalmak.

En cok basvurulan adres ise belli: craigslist.com.

Nasil isliyor?

Siteden tum dunyanin erisimine acik bir ilan veriyorsunuz ev sahibi olarak. Evinizi tanitiyorsunuz, istediginiz fiyati ve misafir kabul edebileceginiz tarihleri belirtip cevap beklemeye basliyorsunuz. Size cevap veren insanin seri katil mi yoksa Ivy League okullarindan birinde master yapmaya gelmis tertermiz, iyi aile cocugu bir tip mi oldugunu "hissetmek" size kalmis.

Sahtekarlik hikayelerine de rastlayabilirsiniz elbette ama genel anlamda cogu insan durust. Gercekten sadece uygun fiyatlara konaklayabilecekleri, temiz, guvenli bir oda ya da ev arayisi icindeler. Dusununce her iki tarafta da epey risk aliyor aslinda. Soz konusu oda kiralamaksa eger, birbirini HIC TANIMAYAN iki insan ayni cati altinda (ki Manhattan catilarindan bahsediyoruz, evler Turkiye'deki mutfaklar kadar. Mahremiyetten eser kalmayabiliyor) gunlerce bir arada yasamak zorunda.

Ben hem kiraci olarak hem de ev sahibi olarak onlarca kez yaptim bu isi. Sansliydim heralde. HIC sorun yasamadim. Sorunu birakin, kafamda soru isareti bile olusmamisti.

Ta ki dune kadar.

Dun madalyon oteki yuzunu gosterdi.

Ismine Erik diyelim. Bir erkek.

Yanlis anlasilmasin; ben 1 yil boyunca 2 erkek ev arkadasiyla yasadim. Bu konuda sorun cikartan "narin" kizlardan degilim. Ama 1 ay surecek bir is seyahatine cikan sevgilimin kendi evimizde tanimadigimiz bir baska erkek kiraciyla kalmam fikrinden hoslanmamasi sebebiyle, bu sefer erkek oda arkadaslarini geri cevirmek durumundayim ki sonuna kadar saygi duyuyorum bu istegine.

Gel gelelim Erik kiz arkadasiyla birlikte gelmek istedigini soyluyor ve boylece on elemeyi geciyor. 2 kisi icin odanin fazla kucuk olabilecegini acikliyoruz. Onemli degil biz zaten gezip tozacagiz, ancak yatmadan yatmaya geliriz diyor.

Peki diyoruz. Ilk gercek iletisimi sevgilim kuruyor. Sanki evde bir erkekle kalacaklarini dusunsun, sen sonradan devreye gir diyor.

Olur. Bana uyar. Hatta, kendi hislerimi tartiyorum da, sanki boylesi daha cok hosuma bile gidiyor. Ne oluyor bana yahu? Sozde hicbir seyden korkmayan ben niye simdi kucuk bir kiz gibi arkasina saklanacak duvar ariyorum?

Neyse sevgilim ilk temastan memnun. Hatta telefonda duydugu sese o kadar guvendi ki kendisinin is seyahatine cikacagini ve kiz arkadasiyla kalacaklarini bile anlatiyor Erik'e.

Erik'in hikayesi de saglam duruyor. Sehir disindan kiz arkadasi gelecek. Kiz ogrenci vizesiyle burada. Egitimini tamamlamis ulkesine donmeden New York'u ziyaret etmek istiyor ancak ikisinin de butcesi kisitli ve otel fiyatlari cok yuksek. Kalacak ev bakiyorlar.

Soru 1: Kiz arkadasi nereli?

Cevap 1: Rus.

Varan 1: Kafamda oyle ya da boyle 26 yil boyunca yerlemis stereotipler hareketlenmeye basliyor. Yapma diyorum kendi kendime. Sacmaliyorsun.

Soru 2: Erik nerede yasiyor?

Cevap 2: Queens'de. (New York sayilir, Manhattan'a metroyla uc dort durak mesafede)

E haliyle Soru 2'ye ek: Kendi evin varsa niye Manhattan'da oda kiralamaya calisiyorsun?

Cevap 2: 3 erkek ev arkadasim var. Kiz arkadasimi onlarin arasina sokmak istemiyorum. Kaldi ki sehrin icinde, daha guzel bir evde kalmasini istiyorum.

Icimdeki pozitif ben: "Ozeniyor cocuk, belli. Anlasilan seviyor gercekten kiz arkadasini".

Karamsar ben: "Genc ve Queens'de yasayan bir tip icin fazla bonkor."

Kafamdaki her bir soru isareti bir yenisine sebep oluyor. Aksani nasildi diyorum haddimi asarak. Normal Amerikali gibi mi konusuyordu yoksa garip miydi?

Normaldi diyor sevgilim. "Gayet samimi, sevecen konustu. Ben sormadan detaylica her seyi anlatti."

Hemen telefon numarasindan kimligini kontrol ediyoruz (ve bunu her yapisimizda hahahaha FBI gibi ciftiz diyip cok egleniyoruz), isimler de detaylar da birbirini tutuyor. "Her sey normal. Gelsin gorsun evi."

Gorsun tabiki de sevgilim ertesi aksam Atlanta'ya ucuyor ve Erik'le ilk bulusmayi benim tek basima yapmam gerekiyor.

Problem degil, ne olacak yaparim diyorum ama icim bir garip.

Ertesi gun geliyor Erik. Ben evi piril piril yapmisim. 1.5 yildir onlarca ozel ani biriktirdigim, evim dedigim, icinde mutlu mesut bir hayat yasadigim dunyadaki en ozel alani Erik diye hic tanimadigim, gormedigim birinin begenisine sunuyorum. Istiyorum ki bu kisi benim yapmakta oldugum fedakarliga layik biri olsun. Sadece parayi veren dudugu calamasin.

Ben bu dusunceler icinde kaybolmusken kapi caliyor. Aciyorum; apartmandaki uzun koridorun ucunda beliriyor Erik.

Simdiye kadar kendi secimimle bir araya gelme ihtimalimin cok dusuk oldugu bir adam. Belki metroda yan yana oturmusuzdur daha once. Ama hepsi o. Kalabalik bir metroysa hatta kendimi yaninda rahatsiz bile hissetmis olabilirim.

Kisa boylu. Esmer. Cok hafif cekik gozlu.

Bu adam...Meksikali.

Ya da belki de Uzak Doguda cok da populer olmayan ulkelerin birinden.

Sormuyorum elbette. Ayip cunku. Kendime hakim olamayip daha simdiden icimde binbir turlu endise duymus olabilirim ama ben hala medeni bir insanim. Boyle cirkin bir soru sormam. Kaldi ki kendi icimde de ufak capta bir sok yasiyorum neden boyle tepki verdigime dair. Hic 26 yildir tanidigim, bildigim Duygu degil bunlari dusunen ve hatta bulusma saatinden dakikalar once pantalonunun cebine biber gazi sokusturan.

Nereden cikti bu guvensizlik hic anlam veremeden evi gezdirmeye koyuluyorum.

Erik soyle goz ucuyla bakiyor gosterdigim alanlara. Hepsini begeniyor. Istiyor kesin evi. Sohbet ediyoruz biraz; benim soru sormama izin vermeden kendisi vizir vizir anlatiyor: Rus kiz arkadasi kim, Amerika'da ne yapiyor, buraya neden geliyor. Konusuyor da konusuyor taramali tufek gibi.

Ezberlemis gibi.

Nefes almak icin biraz yavasladigi bir saniyeye denk getirerek soruyorum, "Kiz arkadasin kac yasinda?"

16'sinda olup da marketten icki satin almaya calisan bir oglan cocugunun kendine kazandirmaya calistigi emin ama aslinda son derece aceleci ve acemi havayla, "21!!" diyor. Yasal resit olma yasi yani.

O ani da gozlemledikten sonra icimdeki endise birikintisi gurul gurul akan bir sel oluveriyor. Artik ne dese ne yapsa ben ters yorumlamaya basliyorum icimden. Adamin kendi yasina takiliyor aklim. Soyledigi kadar genc gorunmemeye basliyor gozume. 30u var bu adamin diye geciriyorum icimden. 21(!) yasinda kizla ne yapiyor ki bu adam? Tamam askin yasi olmaz falan filan da benim evimde olsa bari. En azindan bu seferlik.

Bu arada Erik deli gibi terlemeye basliyor. Uzerinde eski pusku bir kot, ayaginda kotu durumda botlar var. Bir de uzun kollu kalinca bir sweatshirt giymis. Disarida hava gunluk guneslik.

Ne kadar cok terledigini kendi de fark ederek bana aciklama geregi hissediyor.

"Bugun bir ara hava sogudu da ustume bunu geciriverdim ama isten de buraya kadar yurudum. Simdi eve girince terlemeye basladim tabi. Kusura bakma."

"Yoo onemli degil, rica ederim....Bugun pazar. Yine de calistin mi?"

"Evet oyle gerekti."

"Anladim. Ne is yapiyorsun?"

"Insaatlarda calisiyorum."

&@@(;$(#(#(!!!!...

"Yani insaatlarda elektrik tesisatlarini duzenliyorum diyelim."

"OK..."

Tikaniyorum tabi. Bu noktadan sonra ne demem gerektigini bilemiyorum artik. O zaten kaldigi yerden devam ediyor deli gibi konusmaya. Benimse gozum elindeki Iphone'a kayiyor. O konusadursun ben sunlari dusunuyorum: Iphone'u son model. Hem de Verizon'dan alinmis degil, ATT numarasi biliyoruz. O zaman 2 yil kontrat yapabilecek kadar kredisi var demek ki...Aman kredi skoru dedigin nedir ki, herkeste Iphone var artik. Hicbir seyin gostergesi degil bu. Kapora iste Duygu kapora!!!

"Kapora istiyorum!" diyorum. Evet sevgilin soyledi getirdim yanimda. $50 verecegim diyor. O anda basiretim baglaniyor. Tamam diyorum. Cikarip cebinden iki 20'lik bir de 10'luk veriyor. Kagitlar terden nemli, hafif yumusamis ve birbirine yapismis.

Bu adam benim evimde kalacak. Benim banyomu kullanacak.

Gozlerimin onunde hala sipir sipir terliyor.

Niye bu kadar terliyor bu adam?? Gercekten dedigi gibi disarisi soguktu da suan evde sicak mi basti yoksa stresli oldugu icin mi terliyor??

Bir yandan bakislarini yorumlamaya calisiyorum ote yandan da giderek daraliyorum. Elimdeki nemli paralari aynen geri verip, tam bir sizofren gibi "Yaa kardes ben vazgectim. Hadi bye bye!!" diye bagirarak onu evimden gondermek istiyorum ama bunun yerine biraz daha sohbet ediyoruz. 

Birkac dakika sonra geldigi ilk saniyeden beri korudugu guleryuzlu ifadesiyle veda ederek ayriliyor, odayi tuttuguna memnun sekilde. Adeta kendiyle gurur duyuyor, gorebiliyorum gozlerinde. Queens'de 3 erkekle yasayan bu Meksikali ya da garip Uzak Dogulu adam 1 haftaligina da olsa Manhattan Upper West'te bir dairede yasayacagi icin cok heyecanli.

Bense endiseli.

Erik gider gitmez kiz arkadaslarimla bulusuyorum. Yine kendi hayatim, kendi cevrem ve kendi muhabbetime donmus olmanin verdigi rahatlama var uzerimde. Ama aklimin hep bir kosesinde o. Dayanamayip kizlara da anlatiyorum. Sen merak etme ilk aksam ben de gelirim, yaninda olurum, yalniz degilmissin havasi veririz diyor bir tanesi. Cok ama cok minnettar hissediyorum icimden. Ama asla boyle bir seye izin veremem.

Aldigim riskin farkindayim. Adam katil ya da en hafifinden hirsiz cikabilir sonucta. Hadi tek basina gelmiyor diye dusunelim. Nerden bilecegim ben o sozde Rus kiz arkadasin cete uyesi olmadigini ve resmi pembelestirmek icin isin icine katilmadigini? Arkadasimi bu olaya karistirir miyim? Asla.

Eve geri geliyorum. Pazar aksami saat olmus 10. Yatmam lazim; ertesi gun is var. Ama uyumam soz konusu bile degil. Ne yapiyorum biliyor musunuz?

Mutfaktaki en keskin bicaklari, banyodaki kucuk makasi, cimbizimi, torpumu, yani ortak alanlardaki tum delici ve kesici aletleri bir araya toplayip odamda bir koseye sakliyorum.

"MANYAK MISIN KIZIM SEN?' diye bagirdiginizi duyar gibiyim. Ama oyle degil iste. Bir yandan da Erik'i ve anlattigi her seyi yanlis yorumlamis olma ihtimalim var. Bunu goz ardi edemiyorum. Henuz...

Sonra aklima kedim geliyor, ozene bezene aldigimiz bir tanecik guzel kizim. Sonucta ben evden cikip gidecegim, butun gun o insanlarin ne yapacaklarini hic bilemeden. Benim kedim atiktir kendini korur ama bu dusuncenin aklimdan gecmesi bile dengemi alt ust ediyor. Dusunduklerime, yaptiklarima kendim bile inanamiyorum.

Ben bu kadar korkak bir insan miydim? Ya da irkci? Neler oluyor bana?

En son kendimi sevgilimi aramis, ona salonda telefonun daha iyi cekmesine yarayan "microcell" denen aleti kendi odama kurabilir miyim diye sorarken buldum.

"Niye ki?" diyor.

"Onu devredisi birakip benim dis dunyayla iletisimimi kesmeye calisabilirler. Iletisim hatlari benim elimde olsun diye" diyorum.

"OHA" diyor. "Kafayi mi yedin sen? Tamam derhal iptal ediyoruz bu isi! Ariyorum kaporayi de geri gonderiyoruz. Bitti bu konu".

"HAYIR" diyerek sesimi yukseltiyorum. O an anliyorum ki gurur meselesi haline getirdim ben bu isi.

1. Ben daha once bunu 50 kere yaptim, hicbirinde korkmadim. Simdi de korkmuyorum! Bu bir is anlasmasi. Adam parayi pesin verecek, ben de onlara bir oda verecegim. Bu kadar basit. Durumu duygusallastirmanin alemi yok.

2. Ben kisinin tipine, sosyal kimligine gore nasil bir insan olduguna karar verecek hakki gormuyorum kendimde. Aklima surekli dunya tarihi boyunca yanlis anlasilmis, haklari yenmis zenci karakterler geliyor. Filmlerde tam cebine hamle yaptigi anda polislerin takir tukur vurup oldurdugu adamin elinden silah degil de hac, ne bileyim karisinin, kizinin fotografinin falan ciktigi sahneler geciyor gozumun onunden surekli.

Telefonu kapatiyoruz. Ben daha rahatim. Uyumadan once su cocuga bir de Facebooktan bakayim diyorum. Buluyorum hesabini.

Olamaz...

Cok az arkadasi var, niye ki?...Resimleri de hep insaatlarda falan cekilmis. Ayrica bana uzuuuun uzadiya anlattigi Rus tipli bir kiz arkadasi falan da yok gorunurlerde. Ne bir resim ne bir yorum. Baska bir kiz var ama, tipi kendisine benziyor. Esmer tenli, koyu sacli bir kiz ve aralarinda bazen Ingilizce bazen de hic bilmedigim garip bir dilde yazisiyorlar. Birbirlerine seni seviyorumlu falan yazilar yazmislar.

Yikiliyorum.

Daha fazla kendimi kandiramayacagimi anliyorum. O gece kotu bir uyku uyuyup sabah erkenden kalkiyorum ve evi bir kere daha craigsliste koyuyorum.

Oglen annemle konusuyorum. Evdeki kapilar disaridan kitlenip anahtari alinamadigi icin annem sinir oluyor. Kararima cok mudahale eder gibi olmak istemiyor ama belli ki bu iki tipi (yani tahminen 2, henuz kiz arkadasin varligina dair hicbir isaret yok) evime almami hic ama hic istemiyor. Daha da fena oluyorum.

O sirada benim yeni ilana bir cevap geliyor.

"Hi,

I am a single professional female that has business in the city starting tomorrow the 13th, until the end of the week."

Devamini okumuyorum bile. Derhal telefona sariliyorum. Kadin cok sevecen konusuyor. Her sey normal gibi. Erik'in istediginin yarisindan bile az sureligine istiyor odayi ama benim umrumda degil. Bu kadinla kesinlestirmememize ragmen sevgilimi ariyorum ve daha fazla kendimi zorlayamayacagimi soyleyip, Erik'le olan anlasmamizi iptal etmesini rica ediyorum. Kendim de derhal bu yeni kadini ariyorum. Telefon gorusmemiz gayet olumlu geciyor. Kendisinin henuz sehirde olmadigini, aksam is cikisi mumkunse kizinin gelip eve bakmak istedigini soyluyor. Tabi diyorum. Aksam eve geldigimde kizini kapida beni beklerken buluyorum.

Bembeyaz bir kiz...

Sari saclari, mavi gozleri var. Benim boylarimda. Neseli, rahat bir tip. Yillarca uzaktan uzaga gozlemledigi ve sonunda nasil oynanmasi gerektigine karar verip ezberledigi bir metni okumuyor; sadece kendi gibi davraniyor kiz.

"Annem buyuk ihtimalle tutar bu odayi" diyor. "Hossohbet de bir kadindir, iyi anlasirsiniz."

Bir bilse benim coktan sohbetten falan gectigimi.

Ben resmen -her anlamda- bana ve benim yasadigim hayata benzer birilerini ariyormusum.

COK, COK AYIP. Ama oyle. 

Ve boylece fark ediyorum ki normalde gosterdigim "Gel kim olursan ol gel"ci tavrim is kendi habitatima gelince bir anda renk degistiriveriyor.

Demek ki kocaman bir yagmur ormaninda bir arada yasayan onbinlerce hayvan turunden biriyim ben. Gunduz karinca da benim arkadasim fil de maymun da kelebek de. Ama gece olup da inime cekilme vakti geldiginde sadece kendi cinsime guvenebiliyorum. Filler beni ezecek, karincalar icimi kemirecekmis gibi geliyor.

Demek ki.

Kendimi insan haklari ve esitlik dersinde kafam kadar Fyi cakmis gibi hissettigim su dakikalarda, yeni ev arkadasim beyaz kadin yan odada misil misil uyuyor.

Benimse icim rahat. Bicaklar mutfak cekmecesinde, cimbiz banyoda, microcell salonda.

Erik?

Iki ihtimal var. Ya ben butun parcalari yanlis birlestirdim, karman corman bir resim cizdim ya da tum detaylari dogru yorumladim ve bir facianin esiginden dondum. Ama kabul et senin de hikayen pek bir bulanikti Erik.

Kimsenin dis gorunusleriyle yargilanmadigi ama herkesin iciyle disinin da gercekten bir oldugu bir dunya dileklerimle!

Duygu

3 comments:

  1. Sen sadece içgüdülerini dinleyip kendini korumussun, doğa sana bunu söylemiş ki cok da iyi yapmışsın dinlemekle.

    ReplyDelete
  2. cok akici ve guzel yazmissiniz Erik saf ve masum biri de cikabilirdi ama o korkuyu cekmeye degmezdi Aslinda irkci sayilmazsiniz ama kendi habitatinda secici olmak fikrine katiliyorum.

    ReplyDelete
  3. Sayın.

    Ben Bayan, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya, Singapur, Almanya, Hong Kong, Çin'de bulunan DEA LAE GLOBAL FINANCE LIMITED'den Vanda. Geri Dönüşsüz Kredi, Proje Finansmanı, Banka Garantileri (BG), Bekleme Akreditifleri (SBLC), Akreditif (LC) sunma kapasitesine sahip, kayıtlı özel borç veren, yatırımcı, finans tüccarı, doğrudan tedarikçisi ve finansal enstrümandan para kazandıran kuruluşuz. indirim oranıyla dünya çapında en yüksek puan alan bankalardan. RWA, ilgilenen herhangi bir müşteriyle birkaç bankacılık günü içinde anlaşma yapmaya hazırız, Anlaşma Belgemizde belirtildiği gibi derhal teslim ederiz. Lütfen ilgileniyorsanız, prosedürümüz için e-posta yoluyla bizimle iletişime geçin: dealae@usa.com

    Not: Temsilciler, Komisyoncular, Danışmanlar ve Aracılar,
    Komisyona dayalı olarak dünyanın her yerinden müşterilerini getirin ve ilgili tüm tarafların faydaları için tam bir güven içinde birlikte çalışacağız. ŞİMDİ UYGULA!!! YENİ BİR İŞ BAŞLATMAK VEYA MEVCUT İŞLETMENİZİ GENİŞLETMEK İÇİN GERİ ÖDEME OLMAYAN KREDİ, PROJE FİNANSMANI VE BG / SBLC İÇİN. Lütfen ilgileniyorsanız, e-posta yoluyla prosedürümüz için bizimle iletişime geçin: dealae@usa.com

    ŞİRKET BDT VE KAYIT DETAYLARI
    Firma Adı: DEA LAE FAST SERVICE
    Şirket Sicil No: 1916478
    Kuruluş Tarihi: 31 Mayıs 2013
    E-posta: dealae@usa.com

    ReplyDelete